GÜMRÜK KANUNA HER AYKIRILIK KAÇAKÇILIK SUÇU DEĞİLDİR.

İlk devlet fikrinin ortaya çıktığı zamanlardan bu yana Devletlerin egemenlik hakları kapsamında, hukuksal yetki sınırları olarak belirlenen ülke sınırları içersine dışarıdan girecek veya ülke  sınırlarından dışarıya çıkacak mal ve hizmetleri belirleme, yönetme, kısıtlama ve vergiye tabi tutma hakları bulunduğu kabul edilir.  Gümrük girişleri ve alanları, ülke sınırına girecek veya ülke sınırından çıkacak eşyanın  gümrük işlemlerinin yapıldığı mahallerdir.  4458 sayılı Gümrük Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini, önce tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak tanımlar sonra da Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğunu belirtir (4458 sayılı Yasa, 2. Mad). 

İlk devlet fikrinin ortaya çıktığı zamanlardan bu yana Devletlerin egemenlik hakları kapsamında, hukuksal yetki sınırları olarak belirlenen ülke sınırları içersine dışarıdan girecek veya ülke  sınırlarından dışarıya çıkacak mal ve hizmetleri belirleme, yönetme, kısıtlama ve vergiye tabi tutma hakları bulunduğu kabul edilir.  Gümrük girişleri ve alanları, ülke sınırına girecek veya ülke sınırından çıkacak eşyanın  gümrük işlemlerinin yapıldığı mahallerdir.  4458 sayılı Gümrük Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini, önce tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak tanımlar sonra da Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğunu belirtir (4458 sayılı Yasa, 2. Mad). 

Bir ülkenin gümrük mevzuatı, o ülkeye ithal veya o ülkeden ihraç edilecek eşyaya uygulanacak hükümleri ve bunların çizdiği rejimi ifade eder. Bu rejim hükümlerine aykırılık halleri de aykırılığın niteliği ve boyutuna göre de hukuki yaptırım olacağı hususu tartışmasızdır.  Bu yaptırımların, ihlalin niteliği ve niceliğine göre değişeceği ihlale göre ağırdan hafife doğru bir yaptırımlar silsilesi içinde olacağı da tabidir. İhlaller silsilesinin en üstünde kaçakçılık fiillerinin bulunduğu söylenebilir.  Kaçakçılık fiili, yurda girmesi veya çıkması  yasak olan eşyayı  çeşitli şekillerde ülkeye sokulması veya ülkeden çıkarılması ya da gümrük v.s vergilere tabi olan eşyayı gümrük vergilerini ödemeden yurda sokulması (veya çıkarılması) olarak tanımlanabilir.  Bununla beraber kanun koyucu 5607 sayılı Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu 3. Maddesinde çeşitli şekilleri ile Kaçakçılık Suçlarını düzenlemiş 3/1. Fıkrası da “eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokmak” fiili kaçakçılık suçu olarak tanımlanmıştır.  Maddenin düzenleniş tarzı ve lafzından, gümrük işlemlerinde yapılan her türlü eksiklik ile eşyanın ülke içine sokulmasının kaçakçılık suçuna verdiği düşüncesi ile uygulamada her türlü gümrük işlemi eksikliğinin kaçakçılık suçu olarak savcılıklara intikal ettirildiği görülmektedir ki bu hem Gümrük Kanuna hem Kaçakçılık ile mücadele kanununa açıkça aykırı bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

Yasa koyucu  6455 sayılı “ Gümrük Kanunu ile bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun” genel gerekçesinde;  … Aynı fiil için birden fazla Kanunda hüküm bulunması aynı fiil için iki ayrı ceza uygulanmasına ve iki ayrı dava açılmasına ve gümrük idarelerinin yanı sıra yargının yükünün de artmasına neden olmaktadır. Tasarı ile 5607 sayılı  (Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu)  Kanunda yer alan “kabahat fiilleri” 4458 sayılı (Gümrük Kanunu) Kanuna aktarılarak mükerrerliğin giderilmesi ve mevzuatın sadeleştirilmesi amaçlanmaktadır  ( TBMM 24. Yasama dönemi, 3.Yasama Yılı, Sıra Sayısı 437, 1/746 Esas numaralı Tasarının genel gerekçesi ).  Bu gerekçeden de anlaşılacağı üzere yasa koyucu aynı fiilin hem Kaçakçılıkla Mücadele kanununda suç olarak hem de Gümrük Kanunu’nda kabahat olarak olarak düzenlenmesinin önüne geçmek istemiş ve bu konuda gerekli değişikliği de yapmıştır.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele kanunu 3 maddesinin özellikle birinci fıkrasında yer alan, “Eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokmak”  fiilinin maddi konusunu teşkil eden eşyanın öncelikle gümrük vergilerine tabi bir eşya olması gereklidir. Başka bir anlatımla gümrük vergilerine konu olmayan eşya kaçakçılık suçunun maddi konusu değildir. 5607 sayılı yasanın bahse konu maddesinin sevk sebebi (Ratio Legis’i) gümrük vergilerini kısmen veya tamamen ödemeden mal ithalini yasaklamak olduğuna şüphe yoktur. Bunun için de ithal olunan malın bir vergiye tabi olması ve failin bu vergilerin tamamı veya bir kısmını ödemeden gümrük işlemlerinden kaçarak eşyayı ülkeye ithale kalkışması gereklidir.

Demek oluyor ki ithal edilen veya ithaline teşebbüs olunan mal veya eşya gümrük vergisinden herhangi bir sebeple muaf tutulmuş ise 1. Maddenin A bendindeki ( 5607 sayılı Kanunun 3/1.maddesindeki)suç teşkil etmez. Bu gibi eşya hakkında 1615 sayılı Kanunun 151. Maddesinde (4458 sayılı Gümrük Kanunun 2392uncu maddesinde) öngörülen para cezasının tatbikiyle yetinilir. Bu sebepledir ki, gümrük muamelesine tabi tutulmaksızın ithal olunan veya ithaline teşebbüs edilen bir eşya söz konusu oldukta (5607 sayılı Kanun’un 3/1 ve devamı maddesini) tatbik edebilmek için, ilk yapılacak iş bu eşyanın ithali yasak, tekele tabi ve vergiden muaf bir mal olup olmadığını tespit etmek gerekir (Sahir Erman Kaçakçılık Suçları, İstanbul 1981.s.8,9,10)[1]. Eşyanın gümrük vergisinden muaf olması halinde gümrük işlemleri yapılmadığından bahisle Kaçakçılık suçu oluşmaz.  

Uygulamada Türkiye’den ihraç edilen eşyanın Türkiye’ye geri gelmesi halinde gümrük işlemlerini yapılmamış olması halinde dahi 5607 sayılı Kaçakçılık ile Mücadele Yasasının 3/1. Maddesi uyarınca ceza davaları açılmaya devam ettiği görülmektedir. Halbuki 4458 sayılı Gümrük Kanunu 168. Maddesine  hükümlerine göre, Türkiye’den ihraç edilen ürünlerin iade edilmesi halinde Geri Gelen Eşya kapsamında maddede belirtilen diğer şartların da bulunması halinde Gümrük vergilerine tabi olmadığı belirtilmiştir. 4458 sayılı Gümrük Kanun’un 239.maddesi ise açıkça ithalat veya ihracat vergilerinden muaf eşyayı gümrük işlemleri yaptırmaksızın yurda sokanlar veya çıkaranlar ile buna teşebbüs edenlerden eşyanın CIF değeri tutarında para cezası alınacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda gümrük vergisinden muaf Geri Gelen Eşya niteliğindeki eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye ithal edilmesi halinde Kaçakçılık suçu değil, Gümrük Kanunu 239. Maddesinde belirtilen idari para cezası uygulanacaktır. Bu fiilin 5607 sayılı Kanunun 3/1. Maddesinde belirtilen eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokmak suçu ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.  Bu hükümlerin birisi cezayı gerektiren suç, diğeri idari para cezasını gerektiren bir aykırılıktır.  Hatta evvelce 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3. Maddesinin başlığı “Suçlar ve Kabahatler” şeklindeyken, 11.02.2013 tarihli 6455 sayılı “Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ile “Kaçakçılık Suçları” şeklinde değiştirilmiş, kabahat niteliğindeki bazı fiiller için Gümrük Kanuna atıfla idari para cezaları ile ihlaller birbirilerinden ayrılmıştır.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3’üncü maddesi anlamında “gümrük işlemi” teriminin de, bu bağlamda “ithal edilecek maldan gümrük tarifesinde gösterilen gümrük vergisini almak amacıyla yapılan işlemlerin bütünü” biçiminde anlaşılması gerekmektedir (Sahir Erman,Kaçakçılık,s.11). Dolayısıyla gümrük vergisine tabi bulunmayan veya muaf bulunan eşyanın beyan edilmesine ilişkin işlemler, Kaçakçılık kanunu anlamında “gümrük işlemi” olarak kabul edilemez.  Nitekim “gümrük işlemi” teriminin ne şekilde anlaşılması gerektiği 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3’üncü maddesinin 14.bendinde sınırlı olarak sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Söz konusu hükümlere göre “gümrük işlemi” olarak kabul edilebilecek hususlar ve bunların ilgili olduğu rejimin gösterildiği hükümler sıralanmıştır. Buna göre, eşyanın, - bir gümrük rejimine tabi tutulması (G.K 74-151), - bir serbest bölgeye girmesi (G.K 152-162), - Türkiye Gümrük bölgesi dışına yeniden ihracını (G.K 163), -imhasını (G.K 164-165), - gümrüğe terk edilmesini,  ifade eder.  Görüleceği üzere söz konusu maddede atıf yapılan hallerin her biri, gümrük vergisine tabi olan ve olmayan malların birbirinden ayrılmasını ve gümrük vergilerinin ödenmesini öngören genel düzenlemelerdir. Halbuki geri gelen eşyanın  gümrük vergisinden muafiyetinin düzenlendiği hükümler, bütün bu maddelerin ardından, Gümrük Kanunu’nun 167 ve devamı maddelerinde ve “ Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna” başlığı altında düzenlenmiş bulunmaktadır.  Bu nedenle söz konusu düzenlemeler çerçevesinde verilen beyanlar ile diğer işlemler birbirleriyle karıştırılmamalıdır.

Sonuç olarak, Gümrük Kanundaki idari para cezasını gerektiren fiiller ile, 5607 sayılı Kanunun 3/1. Maddesinde tanımlanan Kaçakçılık suçuna vücut veren fiiller birbirleriyle karıştırılmaması gereken farklı fiilledir. Bu filleri oluşturan hareketler de suç tipinde yer alan netice de tamamen farklıdır.  Bu farklar gözetilmeden, Ceza Hukukuna ve suç genel teorisine hakim olan ilkeler göz ardı edilerek ve hatta kanun koyucunun açık iradesi ve ifadesi yok sayılarak, her nevi gümrük işlemi yapılmadan yurda eşya sokulma eylemi için 5607 sayılı Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu 3/1. Maddesini uygulama gayretine girmenin makul hukuki bir açıklaması mevcut değildir.

[1] Atıf yapılan eserin basıldığı tarihteki mevzuatın ilgili hükmü, bugün meri olan hükümle aynı olduğundan eserdeki bu husustaki  izahlar bugün için aynı ile geçerlidir.